Müge ERGİN
17 Eylül 2001
Geçtiğimiz günlerde Kozyatağı Kriton Curi Parkı’nda bir söyleşi
düzenleyen yazar Kerim Özkan’ın Manolya adlı kitabından bahsetmek
istiyorum.
Yıllardır çok çeşitli romanlar okudum. Ama beni sarsan çok roman
olmamıştı bu güne kadar. En sıkıldığım günlerde karşıma çıktı
Manolya. Gereksiz detaylara boğulmuş, tercüme hatalarıyla adeta
insana anadilini unutturan romanlardan sonra, zaman kavramından
beni uzaklaştıran, su gibi akıp giden bir yol arkadaşı oldu bana.
Kadıköy’ lü yazar Kerim Özkan’ın kaleme aldığı bu roman, aşkın
sınırlarını gözler önüne seriyor. Ama asla yüzeysel kalmayan ve
insanları derin düşüncelere sevk eden bir yapıt.
Ayrıca bir çok sosyal meseleyi de irdeleyen, bilhassa gençlere ve
kadınlara çok değerli mesajlar veren bir eser. Gerek amatör
sporculara gösterdiği yol, gerek organ bağışı hususundaki
hassasiyeti, kitabın aslında sabun köpüğü gibi bir aşk romanı
olmadığının en somut göstergeleri. Tabi bunda Kerim Özkan’ın
çevreye, spora ve edebiyata verdiği değerin , araştırmacı yönünün
etkisi çok büyük
Bu aşk serüveninin akıcılığı ise en önemli cazibe unsuru.
Daha çok kadın okuyuculara hitap ettiği düşünülse de erkeklerin de
kendilerinden bir şeyler bulabileceği derinlikte .
Samimiyeti ise tartışılmaz. Aslında kategorisi itibariyle bizden
duygular, bizden dokunuşlarla bezenmiş olması da bu samimiyeti
okuyucuya aksettiren en önemli etken. Malum günümüzde çok da yerel
olmayan aşk romanları elden ele geziyor. Naçizane çok beğenilmiş
olmaları televizyon bağımlısı, hızlı tüketen kuşağın basit olana
eğilimdendir diye düşünüyorum. Açıkçası öğretme gayesi olmayan
kitapların makus talihidir bu; çabuk unutulmak.Ancak, bence
Manolya kitabı her okuyucusunun kalbine işleyecek yoğunlukta.
Kadıköy’ de geçen her satırında da Kadıköylülerin en değerli
anılarına yolculuk yapmaları garanti. Kadıköy’ü, Moda’yı ve ilk
gençlik aşklarını özleyenlere şiddetle tavsiye ederim.